New York Film Festival 2012 (Part 5) : 21 filmden 8 tanesi “Oscar” için Sunuldu

h. nazan ışık—

5 Aralık 2012 —

Oscar ödül zamanı yaklaşıyor.  Ülkeler “En İyi Yabancı Dilde Film” ödülüne aday olabilme umuduyla filmlerini, AMPAS (Academy of Motion Picture Arts ansd Science / Sinema Sanatları ve Bilimler Akademisi) nin kurallarına göre sundular bile.  Ve New York Film Festival (NYFF)’in seçici kurulunun festival için seçtiği filmlerden 8 tanesi bunlar arasında. Henüz hangilerinin Oscar’a aday gösterileceğini, hatta aday olup olamıyacaklarını bile bilmiyoruz ama, seçici kurulun kararını küçümsememek gerekir.  Geçen yıl bu dalda  Oscar ödülünü alan, Asghar Farhadi’nin filmi

A Separation”da NYFF 2011’de gösterilen filmler arasındaydı.

Daha önce bahsettiğim gibi NYFF, 2012’nin ana bölümünde bu yıl 33 film gösterildi.  Bunlardan 21 tanesi-Yeşim Ustaoğlu’nun filmi “Araf-Somewhere in Between” de dahil -yabancı dilde uzun metrajlı kurmaca filmdi,

Ülkeleri tarafından Oscar için sunulan ve festivalde gösterilen filmler:

Avusturya – Amour, yönetmeni Michael Haneke (Fransızca)

Belçika- Our Children, yönetmeni Joachim Lafosse (Fransızca)

Şili- No, yönetmeni Pablo Larrain (İspanyolca)

Almanya- Barbara, yönetmeni Christian Petzold (Almanca)

İsrail- Fill The Void, yönetmeni Rama Burshtein    (Ibranice)
İtalya- Caesar Must Die, yönetmeni Paolo ve Vittorio Taviani   (İtalyanca)

Filipinler- Bwakaw, directed by Jun Lana (Filipince)

Romanya- Beyond The Hills, directed by Cristian Mungiu (Rumence)

“Amour” şimdiden Cannes Film Festival’inin en büyük ödülü olan Palme d’Or, European Film Academy’nin ‘European Film 2012’, yönetmeni Michael Haneke ‘European Director 2012’, oyuncuları Jean-Louis Trintignant ‘European Actor 2012’ ve Emmanuelle Riva ‘European Actress 2012’ ve New York Film Critics Circle’ın ‘En İyi yabancı Dilde Film’ gibi bir sürü ödülleri aldı bile.

Amour
Sony Pictures Classics

Jean-Louis Trintignant (solda) ve  Emmanuelle Riva (sağda), Yönetmen Michael Haneke’nin filmi “Amour”  dan bir sahnede.

Uzun ve mutlu bir beraberliği paylasarak yaşlanan, 80 lerinde Georges (Jean-Louis Trintignant) ve Anne (Emmanuelle Riva) emekli müzik öğretmenleridir. Kendi ailesiyle yaşayan kızları (Isabelle Huppert) da kendileri gibi müzisyendir. Rahat, mutlu, güzel hayatları vardir takii Anne felç oluncaya kadar.

“Amour”, sevecen, saygı dolu kocanın, bir zamanlar hayat dolu  karısının tedavisi olmayan ve ilerleyen hastalığla karşı savaşını ve duygularını anlatan ve herkese erişebilecek bir film; çocuk, anne, baba, karı, koca, genç, yaşlı herkese dokunabilecek hassas bir film.

Bu liste içinde benim en sevdiğim filmlerden biri “Ceasar Must Die” idi. “Padre padrone”,  “La notte di San Lorenzo/ The Night of the Shooting Stars” gibi filmleriyle tanınan ve

Taviani Kardeşler diye de bilinen Italyan Paola ve Vittorio Taviani’nin filmi Berlin Film festivali’nde Golden Bear ödülünü almıştı.

Drama içinde drama, film içinde tiyatro, belgesel yaklaşım içinde kurmaca, siyah- beyaz içinde renkli filmin karışımı ile yapılan, “Ceasar Must Die” piyesin bitiminden sonra sahnede oyuncuların alkışlar arasında seyircileri selamlamasıyla başlar.  Sahnede ışıklar azaltılır ve oyuncular sahneden dışarı çıkartılırlar.

Burası Roma’da yüksek güvenlikli Rebibbia cezaevidir. Oyuncular orada cezalarını dolduran tutuklulardır. Sahneye konan oyun da Shakespeare’in “Julius Caesar” ıdır.

Film 6 ay öncesine döner. Oyunun yönetmeni hapishanede “Julius Caesar” için tutuklular arasından oyuncu seçmektedir.  Roller dağıtılır, provalar başlar.  Zaman içinde tutuklular oyunun konusunun kendi hayatlari ile paralelliğini farkederler.

Oyun bittikten sonra hücrelerine getirilen oyuculardan Cassius’u oynayan tutuklu  durur, döner kameraya bakarak “Sanatı tanıdığımdan beri bu hücre hapishane haline döndü” der.

Festivalde en sofistike film, gene film içinde film, ya da film içinde tiyatro tarzıyla yapılmış Alain Resnais’in filmi “You Ain’t Seen Nothin’ Yet! /(Vous n’avez encore rien vu)” idi.


Film Society of Lincoln Center

Alain Resnais’nin filmi You Ain’t Seen Nothin’ Yet!” den bir sahne

“Nuit et brouillard /Night and Fog”, “Hiroshima mon amour”, “L’Année dernière à Marienbad/Last Year at Marienbad”, ”Mélo” , “Les Herbes folles/ Wild Grass”  gibi filmleri ile sinema dünyasında yerini yapan  ünlü Fransiz yönetmeni Alain Resnais bu kez , Sabine Azéma, Pierre Arditi, Anne Consigny, Lambert Wilson, Hippolyte Girardot, Gérard Lartigau, Anne Duperey, Michel Robin, Michel Vuillermoz, Mathieu Almaric, ve Michel Piccoli gibi ünlü Fransız oyuncularının kendilerini oynadıkları cesur, girift, oyuncu, yeni ile eskiyi çok ustaca örülmüş bir parça gibi sunan “You Ain’t Seen Nothin’ Yet! /(Vous n’avez encore rien vu)” filmi ile geldi karşımıza.

Film, oyuncuların tek tek,yakın arkadaşları oyun yazarı (kurmaca karakter) Antoine d’Anthac (Denis Podalydès)’ın öldüğünü belirten telefon haberi almaları  ile başlar.  TelefondaAntoine d’Anthac ‘ın yardımcısı Marcellin (Andrzej Seweryn) onlara belli zamanda, belli bir yere gelmelerini söyler.

Daha önce, değişik zamanlarda Antoine d’Anthac’ın oyunu “Eurydice” te rol alan oyuncuların hepsi gelir . Ölen oyun yazarı daha önce kaydedilen mesajla, büyük ekranda son isteğinı kendilerine aktarır.  Isteği genç oyuncular tarafından oynanan “Eurydice” i orada ekranda seyretmeleridir.  Son derece modernize edilmiş oyun başlar. Oyun ilerledikçe , aynı rolü daha önce oynayan misafirler eskiyi hatırlayarak rollerini tekrar oynamaya başlarlar.

Üç nesil (Azéma , Consigny ve  daha genç oyuncu ‘Eurydice’ ve Arditi , Wilson ve daha genç oyuncu ‘Orpheus’ olarak) değişik stille aynı rolü paylaşırlar.  Ve bu üçlü sunum, Alain Resnais tarafından gayet ustaca bir araya getirilmiş.

Bu iki değişik, oyun içinde oyun gibi konuyu gözüpekçe, korkusuz, deneysel yaklaşımla yapan iki filmin yönetmenleri, 1922 doğumlu Alain Resnais 90, 1931 doğumlu Paolo Taviani 81ve 1929 doğumlu Vittorio Taviani  83 yaşındalar, ama yaratıcıkları geçlerden daha genç.

 

© h. nazan ışık

© NKENdiKEN

http://www.turkishny.com/h-nazan-ik/24-h-nazan-ik/107829-new-york-film-festival-2012-part-5#.UgaHNlPlWT0