Tribeca Film Festivali 2013 (Bölüm 7): Tribeca Film Festivali’nde İstanbul Film Festivali’nde gösterilen 9 film var

h. nazan ışık—

10 May 2013—

Bir film bir festival programına seçilmişse öbür festivallerde de gösterilme şansı çok oluyor.  Bu sene Tribeca Film Festivali’ndeki 9 film İstanbul Film Festivali’nde de gösterilmişti. Bu 9 filmden 4 tanesi, “The Rocket”, “Before Midnight”, “Prince Avalanche” ve “Harmony Lessons” ayrıca Berlin Film Festivali programında da vardı.

 WHAT RICHARD DID

 what-richard-did-still-3

                             Foto: İstanbul Film festivali

Jack Reynor “What Richard Did” filminde.

 Lenny Abrahamson’un yönettiği “What Richard Did” İstanbul Film Festivali’nde Uluslararası Yarışmada en yüksek ödül olan  Altın Lale Ödülü’nü aldı.

Filmin konusu olan, zengin bir ailenin çocuğu 18 yaşındaki Richard (Jack Reynor) ailesi ve arkadaşları tarafından sevilen, yakışıklı, başarılı, sportmen, universiteye gitmeğe hazır, lider nitelikli, sorumlu bir genç: özetle herşeye sahip. Richard’ı filmin açılış sahnesinde iki rugby takım arkadaşları ile arabasında  ailesine ait sahil evine giderlerken tanırız. Plajda çadırlarıyla gelen başka arkadaşlarıyla da buluşurlar.  Biraz flörtle başlayan ilişki herşeyin değişmesine temel olur.  Filmin sonuna doğru bir partide Richard yapmaması gereken bir şey yapar.

 GREETINGS FROM TIM BUCKLEY

İki müzisyen, Tim Buckley ve Jeff Buckley; baba ve oğul. Tim Buckley 28 yaşında iken aşırı dozda uyuşturucu madde nedeniyle öldü, ve arkada 9 albüm bıraktı. Babasını pek tanımayan oğlu Jeff Buckley ise 30 yaşında boğularak öldü ve arkada bir plak bıraktı.  Bu iki müzisyenin, baba/oğulun  gerçek hayattaki hikayeleri. 

Yönetmen Daniel Algrant filmi 1991 yılında Jeff (Penn Badgley)’in New York’tan babası adına düzenlenen “Greetings from Tim Buckley” şovuna  katılmasını öneren bir telefon ile açar ve Jeff’in bu konsere hazırlığını ve sahneye çıkışını gösterir. Ama o’nun plağının çıkımından önce biter.

 BYZANTIUM

Neil Jordan anne/kız vampirlerin hikayesi ile gene vampir filmiyle karşımıza gelir.  İki gizemli kadın köhne bir sahil tesisine sığınırlar.  Karşımıza bazan iki kızkardeş gibi çıkan iki kadından büyüğü Clara, Noel ile tanışır.  Yalnız, kimsesiz Noel kadınları annesinden kalan otel Byzantium’a getirir ve onlara barınak sağlar.  Küçük kardeş/kız Eleanor yerli bir çocukla arkadaş olur ve o’na sırlarını söyler.  Vampir filminden ne beklenir bilemeyeceğim bir sürü kan ve ölü insandan başka.  Bazı sahneler ve sinematografi çok güzel.

WADJDA

Wadjda  filme adını veren 10 yaşındaki annesiyle Riyadh’da yaşayan gayet bağımsız, kaygısız, şakacı, gayet bağımsız kızın adı. Abdullah isimli çocuk en iyi arkadaşıdır. Bütün erkek çocukların bisikleti vardır, Wadjda’da binmek ister ama kız çocuklar bisiklete binme izinleri yoktur.  Bir gün Wadjda dükkanda bir bisiklet görür, ve onu almaya karar verir.  Annesinden para ister, annesinin derdi başkadır:  kocası ikinci kere evlenme hazırlıkları içindedir.  Wadjda kendisi para yapmaya karar verir ve okulun düzenlediği kuran okuma yarışmasına girer ve sunulan para kazanır.  Bu sefer ummadığı başka engel çıkar karşısına.  Eve gelir.  Evde başka sürprizler beklemektedir onu.

Haıfaa Al-Mansour’un filmi , Saudi Arabistan’da  Saudi kadın tarafından ilk uzun metrajlı kurgusal film hassas, mizah dolu, güzel çekilmiş, güzel oynanmış, birçok konuya değinen ve bağımsız, güçlü kadını dile getiren bir film. 

BEFORE MIDNIGHT


Before_midnight_
Tribeca Film Festivali

Ethan Hawke ve Julie Delpy Richard Linklater’in filmi “Before Midnight” filminde

 1995’de “Before Sunrise”, 2004’de “Before Sunset” ve 2013’de “Before Midnight” yönetmen Richard Linklater ve oyuncular Ethan Hawke ve Julie Delpy’yi biraraya getiren birbirinin devamı üç film.  “Before Sunrise” filminde 20 lerinde iken Amerikalı Jesse (Ethan Hawke) ve Fransız Céline (Julie Delpy) Viyana’da trende tanışırlar ve geceyı şehirde dolaşarak geçirirler, “Before Sunset” te şimdi otuzlarındalar ve yazar olan Jesse kitap turuna çıkmış ve bu sefer tesadüfen Paris’te karşılaşırlar.  “Before Midnight” ile , 9 sene sonra gene karşımızdalar; Amerika’da evlenmiş, ayrılmış ve bir oğlu olan Jesse bu kez artık Paris’te Céline ile yaşıyor ve küçük ikiz kızları var.  Aile Yunanistan’a Jesse’nin bir yazar arkadaşına tatile giderler. Uzun yemek sahnesinden sonra, Jesse ve Céline çocuklarsız, uzun bir yürüyüşle ve aralıksız konuşmayla arkadaşlarının ayırttığı otele gelirler.  Gece iyi başlar, ama nefes almadan, aralıksız konuşmalar geceye yeni bir yön verir.

24 Mayıs’ta tiyatrolarda gösterime girecek film Sony Pictures Classics release.

 AT ANY PRICE

Yönetmen Ramin Bahrani yaptığı üç filmi (New York’ta sokakta ittiği arabası ile kahve ve simit satarak hayatını kazanan Pakistan’lı göçmenin hayatını anlatan  “Man Push Cart”, araba tamircilerinin yanında iş ve yatacak yer bularak, kız kardeşini de getiren 12 yaşındaki Latin Amerika kökenli sokak çocuğunun yaşam kavgasını işleyen “ Chop Shop” ve Senegalli taksi şöförünün hikayesini veren “Goodbye Solo”),  ile daha çok göçmenlerin sorunlarını işlemişti ve festival dünyasında ödüller almıştı. Profesyonel olmayan oyuncularla çalışmasıyla tanınan Bahrani, bu kez tanınmış oyuncuları kullanarak Iowa’lı çiftcinin hikayesini anlatır.

 İşi iyi görünen Henry Whipple (Dennis Quaid) mısır tarlalarının sahibi ve tohum üreticisidir.  Kendisi bu işte üçüncü nesildir ve işini oğullarının devam etmesini istemektedir.  Ancak okulu bitirip eve döneceğini beklediği büyük oğlu Arjantin’de dağcılık yapmaya karar verir ve gelmez, yanında yaşayan küçük oğlu Dean (Zac Efron) de otomobil yarışcısı olmak istemektedir. İşini genişletmek temel amacı olan Henry bu yönde herşeyi yapar ve işleriyle ilgili önemli bir soruşturmayla karşı karşıya kalır. Bu bütün aileyi etkiletecek bir olaydır.

Oyuncular gayet başarılı, ama Bahrani birçok konuya değinmek istemiş ve ilk filmlerindeki odaklaşmakdan uzak kalmış.

 PRINCE AVALANCHE

 Film 1988’de çıkan orman yangınından bazı görüntülerle başlar.  Ve bu bölgede, yolda sarı bölücü cizgiler çizen ve yansıtıcı noktalar koyan iki yol işçisiyle tanışırız.  Alvin (Paul Rudd) ve kız arkadaşının arkek kardeşi Lance (Emile Hirsch).  Alvin bu işe alışkın, hayatından memnun, çalışırken yabancı dil tepi dinleyen ve akşamlarıda kız arkadaşına mektup yazan biri. Lance ise şehir hayatını, flör etmeyi, seksi özleyen, pek calışmak istemeyen biri. Hafta sonu en yakın kasabaya gider, ama mutsuz gelir.  Alvin sorar ne olduğunu , Lance’in cevabı “ Pazar günü idi ve herkes klisedeydi” der.  Bu arada Alvin kız arkadaşından filmin yönünü ve Alvin ile Lance’in ilişkisini etkileyecek sürpriz bir mektup alır

 David Gordon Green’in filmi “Prince Avalanche”ın Icelandic film “Either Way” ‘in Amerikan yapımı olduğu ileri sürülüyor ama  “Either Way” deki sadelik, mizah burada yok.

HARMONY LESSONS

images

Emir Baigazın’ın filmi “Harmony Lessons” dan bir sahne.

“Harmony Lessons” Kazakistanda küçük bir köyde geçer. Büyükannesi ile yasayan ve okulda bilim dallarında çok başarılı olan Aslan, öğrencileri tehdit ederek paralarını alan ve okuldaki güç sisteminin parçası olan çete lideri Bolat tarafından bir oyuna getirilir ve içilmemesi gereken bir sıvıyı içer. Bu olay Aslan’ı temizlik konusunda titizliğe iter. Büyükannesi endişelenir ve muska bile yaptırır.  Okulda Bolat’ın emrine uyarak Aslan ile hiç kimse konuşmaz, okula şehirden gelen yeni öğrenciden başka. Aralarında bir arkadaslık başlar,  Bolat  kabadayı davranışlarına devam eder, okulda herkes ondan çekinmektedir.  Yeni gelen çocuk çete tarafından dayak yemesine rağmen prensiplerine sadık kalarak onlara karşı ayakta durur.  Aslan’da sessiz durmaz,  ve film hem sistemi hem onların arkadaşlıklarını sergileyen yeni bir yöne gider…..

Kazakistanlı yönetmen Emir Baigazın’nın filmi benim listemde festivaldeki en iyi filmlerden biri.

THE ROCKET

Doğduğundan beri lanetli olduğuna ve herkese kötü şans getirdiğine inanılan 10 yaşındaki Ahlo, baraj yapımı nedeniyle evlerinden çıkartılınca babasını, büyükannesini  ve tanıştığı 9 yaşındaki Kia ve o’nun amcasını da alarak yeni bi ev bulmak amacıyla yola çıkar.  Yolda  Roket Festivali’ni görürler ve Ahlo hem babasının saygısını kazanmak hem de herkese lanetli olmadığını ispatlamak için bu festivalde yarışmaya karar verir.

Kim Mordaunt’un filmi Istanbul Film Festivali ve Tribeca Film festivali’nin programlarında ortak yer alan 9 filmden birisi.

© h. nazan ışık

© NKENdiKEN.com

http://www.turkishny.com/authors/122288-h-nazan-ik/122288-h-nazan-ik